İşin Değeri mi, İşe Verilen Değer mi?

Değerli Bir İş Yapmak mı? Yaptığın İşe Değer Vermek mi?

by admin

Konfüçyüs, “iş” hayatı konusunu binlerce yıl önce çözmüş, günümüzde hala bir adım öteye gidebilmiş değiliz! Hala herkes sevdiği işi yapma hayaliyle yaşıyor, bu hayali yaşarken hayat akıp gidiyor. Peki bunu değiştirmenin farklı bir yolu olabilir mi? Yıllardır “sevdiğim işi yapmak istiyorum” sözlerini duyduğumuz beyaz yakalılar hatta mavi yakalılar için başka alternatif olabilir mi? “Sevdiğin işi yapamıyorsun ama yaptığın işi sevmek senin elinde” çok mu Polyanna yorumu olur?

Ne için?

İçinde bulunduğumuz dünya maalesef ki herkese eşit/adil davranmıyor. Bu adaletsizliğin temel sonucu da “mutsuz insanlar” oluyor. Hayatının 3’te 1’ini hep daha iyisi olmak adına okul sıralarında harcamış olan milenyum insanları geri kalan 3’te 2’lik dönemini de çalışarak geçiriyor (emekli olmayı mı hayal ediyordunuz?) İdeal şartlarda yaşayabilmek, ailesinin yaşam standartlarını yüksek tutabilmek ve belki de sadece yaşamak için çalışıyoruz. Hemde sadece 24 saatlik bir günümüzün yaklaşık 10-12 saatini çalışarak harcıyoruz. 7-8 saat de uyku dedin mi zaten kalan 3-5 yorgun saat oluyor. Evet, hepsinin sonucunda 1 haftalık (yaşlıysanız 2 hafta bile olabilir) şakadan bir tatil hakkına sahip oluyorsunuz tabi karşılığında 51 haftanızı mutsuz geçirmeyi taahhüt ediyorsunuz.

Sevdiğin işi yapamıyorsan, yaptığın işi sev!

51 haftamızı sadece 1 haftalık mutluluk için harcamak hatta heba etmek çok zalimce değil mi? Bunun bir çözümü olmalı! Eğer yıllardır hayalini kurduğumuz ve kurmaya devam ettiğimiz işi yapamıyorsak alternatifler aramanın zamanı gelmedi mi? Realist olmak gerekirse ki öyle, iki seçeneğiniz var

İkinci seçenek ise yaptığınız işe değer vermek. Asıl yeteneğinizin olduğunu düşündüğünüz ve yapmak istediğiniz yani değer verdiğiniz işi yapamıyorsanız bazı eksiklikler olmalı.

– Yapmayı istediğiniz iş için yeterince yetenekli değilsiniz

– Gerçekten yapmanız gerekenleri yapmıyorsunuz

– Maddi – manevi eksikleriniz var. Ya işe tam inanmıyorsunuz ya da bunu yapacak yeterli paranız yok

– Hayal dünyasında yaşıyorsunuz (en güzeli)

Bu eksikler için en azından kendinize doğruları söyleyin ve ondan sonra kararınızı verin. Sevdiğiniz işi yapmak için gerekenleri mi yapacaksınız yoksa, halihazırda yapmakta olduğunuz işi yapmaya devam mı edeceksiniz? Senin hayatın, senin kararın!

Şu anda “evet, yapmayı hayal ettiğim işi yapacağım!” diyerek harekete geçtiyseniz dünyanın %90’ının hayatı boyunca aldığı kararlardan daha önemli bir karar aldınız ve herkesin imrenerek baktığı bir insan oldunuz! Umarım bu inançla devam eder ve başarırsınız!

Yaptığı işe değer vermeye karar verip mutlu olmak zorundasınız! 

Almanlar, dünyanın en disiplinli vatandaşları olarak görülürler. Çünkü yaptıkları her işe değer verirler ve en iyisini yaparlar. Yine belgesel izlediğim bir gün (evet ben hep belgesel izleriz) Alman yapımı lüks bir otomobil yapımına denk geldim. Otomobili yapan işçilerden birinin söylediği cümleler beni çok şaşırttı “30 yıldır bu arabanın üzerindeki beyaz çizgiyi çiziyorum” tek görevi bu çizgiyi çizmek olan bu çalışanın ikinci cümlesi şu oldu “ama bu çizgiyi benden iyi kimse çizemez.” Benzer sözler, önemli bir aparatı takan işçinin de ağzından dökülüyordu. Muhtemelen Türkiye’de hiç bir zaman duyamayacağımız sözler. Biz yapılan işe değiş işin büyüklüğüne göre değer biçer, saygı gösterir. Bu nedenle Türkiye’de herkes doktor olmak, mühendis olmak ister, toplumda saygın bir yer kazanabilmek için. Yine bunun sonucunda da yaptığı işi hakkıyla yapmayan, hem çalıştığı şirkete hem kendine hem de işi/hizmeti satın alan müşteriyi zarara uğratan çalışanlar olup çıkıyoruz.

Yaptığımız işe değer verdiğimiz zaman ise güzel bir zincirin ilk halkasını tamamlayabildiğimiz için aslında daha mutlu bir dünyaya da adım atmış oluyoruz. Mutlu bir iş, mutlu bir patron/şirket, mutlu bir müşteri, mutlu bir aile, mutlu bir yaşantı… diye uzatın uzatabildiğiniz kadar.

Evet, kesinlikle çok zor bir şey. Yaptığın işe değer vermek, değer katmak ve sevmeden yaptığın bu işi sevmek çok çok zor bir şey ama bunu yapmak veya hiç yapmadan istediğimiz diğer yola adım atmak isanlık borcumuz.

Çok klasik olacak ama ne mutlu işine değer verene ve tabi ki ne mutlu sevdiği işi yapabilene. (: